By 
Jacques Chirac! Un homme de parole (sözünün eri). Bu buyuk siyaset adamının artık tarihe geçecek sözleri vardı;
2003 yılında Bush, Irak seferine hazırlanırken şiddetle karşı çıkmış ve bu işgalin hiçbir dayanağı olmadığını söylemişti.
I have always been allergic to the National Front. It’s something almost physical, I can’t stand anything to do with racism and xenophobia.
Hatırlanacak diger bir sözü, 1987 yılında UK Başbakanı bayan Thatcher icin söylediği “I am not prepared to accept the economics of a housewife.”
‘Ev hanımı’ lafını Thatcher icin sadece bir kez söylemedi. Demir Leydi’nin (Thatcher) aşırı istekleri üzerine söylediği “What more does this housewife want from me? My balls on a plate?” unutulmazlar arasına girdi. Bu sözleri üzerine daha sonra özür diledi.
1996 yılında gittiği Jerusalem’de (Kudüs), İsrail polis ve yetkililerinin aşırı koruma tedbirleri alması üzerine rahatsızlığını “What do you want? Me to get back on my plane and go back to France? Is that what you want? Then let them go – this is not a method, this is provocation” sözleri ile taçlandırdı.
Renkli bir kişilikti. Huzur içinde uyusun…
ABD’deki malum ‘impeachment’ talebine hic girmeyeceğiz. Nasıl olsa Snowden, Hillary, TV programları bizim GS – Fener derbisinden çok bu olayı konuşuyorlar !
Bu bir Pazar yazısı. Acaba ABD’ de ya da Kanada’da yaşayanların yüzde kaçı son 50 yılda Kuzey Amerika bölgesindeki kus adedi kaybının tam 3 milyar (Yüzde 30’luk bir azalma) olduğunu biliyordur?
Gaddar insanoğlunun herseyi makineleştirme, sıhhi hale getirmeye çalışma çabaları maalesef dunyayı geri dönülemeyecek bir yola doğru itiyor.
Peki gerçekten her şeyi sıhhi hale getiriyor larmı? Hic sanmıyorum, hatta aksini söylemek bile mümkün. Geçtiğimiz hafta Almanya’nın Köln kentinde hamile bir hanım ve karnındaki bebeğinin garip olumu üzerine eczaneler kapatıldı. Genc kadının Köln’deki depolarda siselenen hamilelik ile ilgili bir ilaç aldığı yazılanlar arasında.
https://www.rt.com/news/469710-german-pharmacies-mystery-deaths/
Yine aynı haberde Bayer, Dow ve L’Oréal gibi buyuk firmaların yasal olmayan, insan bünyesi üzerinde negatif etkileri olan, kimyasalları kullandıkları söyleniyor. Bence Canan hoca bu işe bir el atmalı!
Çayı nasıl içiyorsunuz? Eğer demleyip içiyorsanız bir sorun yok! Yok eğer sallama çay içiyorsanız bilin ki ciddi bir risk alıyorsunuz. Dünkü Bloomberg haberinde poşet çayların çok büyük miktarda bakteri içerdiği söyleniyor. En iyisi sadece su içmek herhalde?
Alman internet sitesi TransferMarkt’ın haberine göre Cumartesi günü oynanacak GS – Fener derbisinde
(https://www.transfermarkt.com/)
Oynayacak futbolcuların toplam değeri 1 milyar 385 milyon Türk Lirası imiş! Sahada oynayacak Türk oyuncuların azlığına hatta yokluğuna bakacak olursak bu paranın hepsi ülke dışına gidiyor. Kulüplerin hepsi borc batağı içinde. Futbol kalitesi desen “taraf tutmazsan seyredilmez”! Peki futbol geyiğini çok seviyoruz ama kitap okumada ne durumdayız?
UNESCO verilerine göre kitap okumada dünyada 86. sıradayız. Düzenli kitap okuyanlar toplam nüfusun sadece binde biri. Bu rakam İngiltere ve Fransa’da yüzde 21. Buna karşı İstanbul’da açılan ‘Kitap Fuarı’ bir milyona yakın ziyaretçisi ile bu alanda dünya lideri! Ama insanlar kitap almaktan çok gezmeye geliyorlar! Hani diyorlar ya ´Keeping up with Joneses’…
Okuma oranına ters olarak, Türkiye’de kitap endüstrisi hızla büyüyor. Gerçekten çok ilginç! Dünya sıralamasında en büyük kitap cirosuna sahip ülkelerden biriyiz! Ancak, bu üretimin önemli bir kısmı, devletin okullarda ücretsiz olarak dağıttığı eğitimle ilgili kitaplar. Sınavlara hazırlık kitapları ve yardımcı kitaplar da bu kategoride önemli yer tutuyor.
Astronotların uzayda nasıl başlarını yıkadıklarını biliyor musunuz? Bilmiyorsanız ve su altında nasıl daha fazla kalmak gerektiğini öğrenmek istiyorsanız aşağıdaki videolar size yardımcı olacaktır.
https://www.accuweather.com/en/videos/e19tmcer
Hanımlar için bir güzel haber Suudi Arabistan’dan. Artık bir ‘Dress Code – Abayas’ zorunluluğu yok. Baktılar Aramco satışından, petrolden bir hayır yok turizmi teşvik etmek istiyorlar.
Maalesef Britanyalı dostlarımız bugunlerde ellerinde ucak biletleriyle kalmış durumdalar. Ulkenin en büyük seyahat acentesi Thomas Cook topu attı ve iflasını ilan etti. Boris’in bu kadar işinin arasında onu kurtaracak zamanı da yok! Brexit sonrası kim bilir daha neler olacak?
Boris deyip geçmeyin. ‘Ne yere bakan, yürek yakan’ olduğu yavaş yavaş medyaya sızmaya başladı. Londra Belediye Başkanlığı döneminde, belediye fonları ile az fındık kırmamıs! The Sunday Times haberi araştırılıyormuş!
https://www.rt.com/uk/469065-hulk-mrs-doubtfire-boris-johnson/
Avrupa Toplulugu’nun Brexit görüşmelerini, Michel Barnier ile birlikte, yürüten Belçikalı Guy Verhofstadt, Boris’i “daha az Hulk, daha çok MS Doubtfire” olarak nitelendiriyor. Nedeni olarak ise Boris’in Britanyalılar icin gerekli çabayı sarf etmedigini öne sürüyor!
“The Treasury Department is the economic Pentagon mentoring international relations and punishing millions of innocent people to enforce doctrines of regime change and to steal the resources of nations.”.
Bu sözler, ABD’nin Venezuela üzerine 350’den fazla yaptırım koyması sonucunda, VP Delcy Rodriquez tarafından Birleşmiş Milletler toplantısında söylendi. Venezuela halkı her geçen gün fakirleşiyor. Olan da en çok güzel kızlara oluyor galiba? Bizim gençlik dönemlerimizde ‘Miss World’ hep onlardan çıkardı.
İlgilenen dostlar icin haber verelim. Bozcaada’da 9-13 Ekim arasında ‘Ekolojik Film Festivali’ ve 26-28 Ekim arasında ‘Tenedos Tiyatro Festivali’ düzenlenecek.
İyi hafta sonları dilerim
Harika bir pazar yazisi. Guzel pazarlar dilerim
Sağol canım, teşekkür ederim
Takip ediyorum kalemine sağlık.
Sağol ablam