Yazılarımıza bir süreliğine ara vermek zorunda kaldık. Nedeni evdeki banyonun yenilenme süreci…
Efendim beni yakından tanıyanlar bilirler. Ev işlerine pek yatkın bir adam değilimdir. Daha doğrusu sigorta bile değiştiremem. Bu işler evlendiğimizden beri hanımın tam kontrolü altındadır. Hanım banyoyu yenileme fikrinden bahsettiğinde anlattıklarından pek az anlamama rağmen onayımı verdim. Yalnız “Ne kadar sürer” dedim?. “Ee birkaç gün sürer” dedi. Ben de “iyi o zaman” dedim. Bu işin benim anladığım kadar basit bir iş olmadığını zaman ile anladım! Hala da yeni bir şeyler öğrenmenin hazzı içerisindeyim…
Neyse biraz ciddi olalım. Her ne kadar dünyanın artık ciddiye alınacak hali kalmasa da…
Başlığımızdaki sorunun yanıtı “evet”. Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim! Benim piyasaların içinde olduğum yaklaşık 35 senedir bu konu hiç bu kadar kesin ve anlaşılır olmamıştı. Daha doğrusu insanların bu kadar gözüne gözüne sokulmamıştı!
ABD batık. Siz bakmayın borcunun sadece 30 trilyon ABD doları olarak söylenenlere. Bu konuda söylenen hiç bir rakama da inanmam. Benim bildiğim Amerikan merkez bankası Fed’ in bilançosu 2008 yılı bitmeden 800 milyar ABD doları civarındaydı. Şu an bilinen 11 trilyon dolar civarında olduğu. Aslında GSMH / borç oranına baktığınızda bir Japonya ya da Avrupanın birçok ülkesine göre kötü görünmeyebilir. Tabii bu dönem süresince dünyadaki diğer büyük (gelişmiş !) Ülkelerin merkez bankaları da para basmaya devam etti. Diyebilirsiniz ki “tabii ki merkez bankaları para basacak, ülkelerinin nefes almalarına yardımcı olacak”. Ama iş öyle değil. Neden öyle değil? Çünkü merkez bankalarının bu aktivitesi yeni bir işgücü yaratmıyor. Gençler iş bulamıyorlar. Ev almak isteyenler (Türkiye’den bahsetmiyorum, tamamen global ekonomiden bahsediyorum) alamıyor. Sadece ve sadece ne oluyor? Fed ve Ecb’ nin sahipleri kimlerse onlar fonlanıyor. Daha açık söyleyeyim. Mart 2020 başında malum ABD ve onu takip eden Avrupa borsaları baş aşağı gitmeye başladı. Bir anda “Stimulus” dediğimiz yardım, kurtarma paketleri devreye girdi. Batmanın eşiğindeki birçok şirket kurtarıldı. Yalnız bu kurtarma paketleri iş arayan gençleri ekonomiye kazandırmadı. Sadece bazı malum şirketlerin hisselerinin yukarı gitmesine yol açtı. Başka bir deyişle özellikle ABD’ de çok ama çok büyük bir sermaye aktarımı oldu. Kim ile kim arasında? Fed’ in sermayedarları ile Amerikan halkı (Main Street) arasında. Fed para basıp doların değerini düşürdükçe Amerikan halkı kaybetti. Aslına bakacak olursanız tarihsel olarak dünyadan bir haber Amerikan halkı kaybederken bazıları hep para kazanmıştır. Fed’ in kurulduğu 1913 yılında ABD tamamen İngiliz hakimiyetinde idi. O günden beri ABD doları value olarak yüzde doksana yakın değer kaybetti. Tarihi biraz olsun bilenler açısından birinci dünya savaşı sonunda Osmanlı ve Avusturya – Macaristan imparatorlukların yıkılması, ikinci dünya savaşında 1941’ de Almanya’nın (ortada saldırmazlık anlaşması varken) Rusya’ ya saldırısı, Rusya’da 25 milyondan fazla insan ölmesi tesadüf değildir ve hepsi bazı güçler tarafından finanse edilmiştir. Fed’in gerçek kurucuları ve sahipleri hakkında Eustace Mullins (1983) and Gary Kah (1991) tarafından yapılan araştırmalar hep boşta kalmıştır!
http://www.save-a-patriot.org/files/view/whofed.html
Şu anda oynanan oyunda yine farklı değil. Malum ABD’de Kasım ayında seçim var. Trump ve Biden arasında. Her kim kazanırsa kazansın, diğeri yasal olmadığını ilan edecek ve sonucu kabul etmeyecek. Abd’ yi çok zor günler bekliyor. Tabii ABD bu zor günleri tek başına yaşamayacak. Dünyanın geri kalanına yansıtacak. Benim naçizane tahminim Trump’ın yeniden kazanacağı yönünde. Ama söylediğim gibi her kim kazanırsa kazansın ABD’nin geleceği çok karanlık.
https://www.rt.com/op-ed/497950-soros-trump-election-dangerous/
90 yaşına gelmiş Soros ABD deki bütün aktivist grupları finanse ediyor. Yardım dediğin kolonya, mendil değil… Söylenilen 250 milyon Abd doları… Amaç dijital paraya geçilene kadar mümkün olduğunca orta direk dediğimiz insan grubunu yok etmek. Çok tehlikeli bir oyun oynanıyor ve de bu oyunun planlayıcıları çok acımasız.
Bu arada Rusya ile Çin boş durmuyorlar. Aradan ABD dolarını elimine etmek için bütün yollara başvuruyorlar. Özellikle Çin’in en büyük amacı bir an önce dijital paraya geçmek. Artık ABD’nin dolar musluğunun başında oturup kendileri ile şamar oğlanı gibi oynamasından bıktılar. Yok ona yaptırım, yok ona ceza, yok ona seyahat kısıtlaması ! Ne oluyoruz?
https://www.rt.com/russia/497464-russia-china-alliance-ditch-dollar/
Dijital para ve tabii öncelikle Bitcoin çoğu insanın tam bilgisinin olmadığı bir konu. Sonuçta “mining” denilen (yanıltıcı bir kavram) makineler ile üretiliyor. Güzel ama biraz korkutucu bir ağı var. Her önüne gelen bu makinelerden alıp ya da geliştirip üretim yapabilir mi? Evet yapabilir ama karlılığı nedir ve de daha birçok başka etken bu olasılığı frenliyor. Sonuç ne olursa olsun artık kredi kartı ödemelerinin, internetten alışverişlerin dijital para ile yapılması daha kolaylaşıyor ve daha da kolaylaşacak.
Fed’ in de dijital para transferi konusunda hamleler yaptığını biliyoruz. Şu anda dünyadaki merkez bankalarının para basması, insanları dolandırmaları daha ne kadar devam edecek? Yine ABD tarafından Demokles’in kılıcı olarak sunulan rating, audit şirketlerine ne kadar daha ihtiyaç var? Bankalarda niteliksiz insanların çalıştığı compliance departmanları daha ne kadar popüler olmaya devam edecek? Her şeyden önce merkez bankalarına daha ne kadar ihtiyaç var? Daha da ve en önemlisi 1913’den beri yürürlükte olan “bankacılık soygunu” daha ne kadar devam edecek? Dünya Bankası, IMF ve Birleşmiş milletler gibi Keynes sonrası ortaya çıkan kurumların aktivitelerinin, çalıştırdıkları adamların kime ne faydası var? Şu ana kadar Dünya sorunlarına, açlığa, iskenceye, haksızlığa ne faydaları oldu?
Dünya ve piyasalar yepyeni bir düzene giriyor. Küçük, orta boylu işletmelerin hiçbiri ya ortada kalmayacak ya da çok küçülecek. Hepsi tasfiyeye zorlanacak. Bankaların ve şirketlerin çoğu kağıt üzerinde batık. Denetim ve rating şirketleri ile işini ayarlayabilen bir müddet daha yaşayacak. Elinde parası olanın Türk aktifleri dışında yatırabileceği bir ürün yok. Ne olduğu belirsiz, benim bile anlayamadığım türev ürünleri bazı büyük bankalar tarafından insanlara pazarlanıyor. Denetim ya da rating şirketlerinin, Compliance departmanlarının bunları denetleyecek ne bilgisi ne de kontrolü var. Bu 11 savunma oyuncusuyla sahaya çıkmaya benziyor. Gol atamazsınız ama gol yemem zannetmeyin…
Türkiye bütün bunların neresinde? Türkiye yeni ve güzel projeler peşinde. Sadece Doğu Akdeniz Projesi bir “game changer” olma değerindedir. Tabii ki zorluklar çıkaracaklar, “alın buyrun siz yiyin” demeyecekler. Genç bir nüfusa sahibiz fakat bu gençliğin doğru yollara kanalize edilmesi lazım. Yaşlanan Avrupa nüfusu, sudan çıkmış balık gibi olayların farkında olmayan İngiltere, ABD ve diğer gelişmiş (!) denilen ülke nüfuslarına göre avantajlarımız var. En önemli avantajımız ise genç ve girişimci insan gücümüz. Türkiye zorluklara alışık bir ülkedir. Kimse karalar bağlamasın. Tek yapmamız gereken birlik olmak, yapıcı olmaktır. Fikirler üretmemiz ve bunları acilen uygulamaya koymamız lazım. Aklı başında, vatanını seven her bireye ihtiyacı var Türkiye’nin.
Şanslı kalın
Atalay
Yorum