Sonunda Bozcaada’ya geldik. Ben daha önce hiç arabayla gelmemiştim. Dalga geçtiğimiz tüy şapkalı Türk Helmuth dostlarımız bu işi çoktan çözmusler meğerse… Vın vın gidiyorlar.
Ben ve sevgili eşim Mont Blanc tünelinden geçip ölmüşlere duamızı ettikten sonra italya’ ya geldik. Benim İsviçreli arkadaşım Pierre zaten uyarmıştı!
“Sakın gecikmeyin! bu Corona olayı tehlikeli, yayılacak demişti” ! Adam herşeyi biliyor!
Neyse bizim arkadaşlar 1 gece kalın dedi ama sırf onların söyledikleri olmasın diye ! biz iki gece kaldık… Bologna şehrine aşık olduk! Zaten olunmayacak gibi değil! İlk akşam yemeğe gittik. Garson kız geldi, ağzında maske! Allah Allah dedim! Bizde mi bir falso var? Zaten yolda gelirken “ Kapital Radyo” da güzel müziklerin yanında hep bir profesörden diğerine bağlanıyorlardı. Zekiyiz tabi, hemen bağlantıyı kurdum. Dedim kıza! “Sizin bir fotoğrafınızı çekebilir miyim”.
Kız garip zaten. “Tak demişler takmıs” . İki kelam laf etmek için üstüne gitmek ayıp ve gunah! Zaten bize de yakışmaz.
Neyse ertesi sabah otel müdürünü gördüm. Hanım “ Nerden bildin onun müdür olduğunu?” dedi. Halbuki o kadar belli ki …
Neyse İtalya dedikleri, eğer taş sanatı ile ilgilenmiyorsanız, bildiğin köy! Bologna güzel yer. Üzerine kıyma döktükleri soslu makarnayı millete 11-12 Euro’ya satıyorlar ama helal olsun. Bizim İsviçre’de 4 gram truf mantarı koyduk diye 50 Frank fiyat koyarlar. Yahu Allah aşkına bu Saadet ne kadar devam eder? Uzak doğulu ya da ne idugu belli olmayan Ruslardan başka İsviçre’de kim şarap açtırır?
Biraz da benim salaklıgımdan olsa gerek Ancona da Ferry iskelesini zor bulduk. Sevdiğim dostlarımdan yola çıkmadan önce tavsiye almıştım. Biliyorlar benim ne mal olduğumu, ya da olmadığımı… Anlattılar sağolsunlar… Ama hep bir “e şıkkı” vardır ya benim de hep başıma o gelir! Artık buna alıştım. Zaten bence hayatta en önemli şey nedir bilir misiniz ? Kendini tanımak !
Ferry çok büyük ve güzel. Bizim için en önemli olanı ise köpekler kabine alınabiliyor ve de gemide dolaştırmamıza izin veriliyor. Yukarıdaki Deck’ler dört ayaklı dostlarımızın tuvalet ihtiyacını giderecek şekilde düzenlenmiş. Tabii yazın gidecekler için -kalabalıktan dolayı- farklı olabilir.
Neyse İgoumenitsa’ya vardık. Yunanlılar bir oto yol yapmış, üzerinde benzinci yok. Ara yollara girmeniz lazım. Sevdiğim bir arkadaşım daha önceden uyarmıştı! “Sen ters herifsindir”demişti, “Bu Yunanlılarda fazla gülmez, yanlış anlama”!
Sanki benim arkadaşın dediğini duymuşlar gibi bana bir hürmet hürmet. Tabii burada kendi sevecen yaklaşımımı ve de sempatik yüzümü ıskalamış olmayayım! Hanımın bile bana bakışının değiştiğini gözlemledim. Doğru yoldayım!
Bu yolun yolcusu olan dostlara tavsiyem ‘Rainbow’ radyo kanalı. Çok güzel müzikler çalıyor. Yolda giderken tabii insan düşünüyor… Dedim ki kendime “yahu bizim tarafta durmadan Yunan kanalları çıkıyor, burada neden Türk kanalları çıkmıyor?”. Dememe kalmadı, Sezen! Bana selamı çaktı ve de mutlu etti. Allah da onu mutlu etsin.
Neyse sınırda 40-45 dakikalık bir beklemeden sonra memlekete girdik. Tarih 29 Şubat. Malum Avrupa’ya gitmeye çalışan genç insanlar. Beni en çok yerde gördüğüm bir battaniye etkiledi. Bu konuda bir yorum yapmak istemiyorum ve de bence kimse yapmamalı. Hiç bir insan diğerinin koşullarını bilemez.
İsviçre’den Fransa’ya ya da diğer komşu ülkelerine geçtiğimde gördüğüm rahatlığı ve de ipsala sınırında gördüğüm önlemleri, zorlukları gördükçe bir kez daha haklı olduğuma inandım. Kavala’da kahve içerken gördüğüm de, Geyikli de gördüğüm de aynı kedi. Her ikisi de sevecen ama maalesef insanoğlu sevecen olamıyor !
İnsanoğlu para ile olan imtihanında sınıfta kaldı. Parayı bırakın en acımasız hayvan olduğunu da kanıtladı. Çin’de her yıl 15 bin köpek katlettiler, festival dediler. Avustralya gibi 1780’lerde bütün İngiliz katillerin ve tecavuzcelerin sürüldüğü kıtada milyonlarca hayvan telef oldu, dünyanın sesi çıkmadı. Bunun her ülkede bir çok örneği var. Dünya için sonun başlangıcı başladı. Baksanıza Cimbom bile Kadıköy’de maç kazandı!
Hatırlar mısınız? Goldfinger diye bir James Bond filmi vardı. Tek gözlü kucağında kedisini okşayan bir adam. Yardımcısı olan dev gibi bir herifte köpekbalığını yemişti! Ben defalarca seyrettiğim halde yine seyredebilirim. Tabii ki 1950 ve 60’ ların İngiliz seks bombası Shirley Eaton’ ı pas geçmek olmaz.
Bu ve bunun gibi adamlar şu an dünyadaki bitcoinin yüzde doksanını ellerinde tutuyorlar. Sistemde adamları var. İngiltere MB Başkanı Carney, Oxford’ dan sınıf arkadaşı eski SNB Başkanı Hildebrand ve daha niceleri. Bu kişi ya da kişilerin hedefleri merkez bankaları. Zaten bir dönem hepsi merkez bankalarında görev yaptılar ve de halen yapanlar da var. Bu insanlar sistemin 15 Eylül 2008’ de çöktüğünü gördüler. Günümüzde gördüğümüz Coronavirus, bok püsur hepsi bu sistemden insanlara yayılıyor. Dünya artık 7 milyardan fazla insanı kaldırmıyor. İnsanlar lükse alıştı. Savaş da çıkartamıyorlar. Geriye kalan Opsiyon bulaşıcı hastalıklarla nüfusu azaltmak. Tabii ben bunları kanıtlayamam ama tarih gösterecek.
Son olarak piyasalara gelecek olursak! 21 Şubat ve daha öncesinde ne dediysek aynen devam.
Şanslı kalın
Atalay
Yorum