2002 yapımı Steven Spielberg’in bu filmini çoğumuz seyretmisizdir. Leonardo DiCaprio ve Tom Hanks’in başrollerini oynadığı bu Amerikan filminde kalpazanlara karşı çaresiz kalan polisin sonunda eski bir kalpazanı işe almakla sorunu çözdüğü anlatılır. Beni en çok etkileyen yanı ise bir babanın oğlu uzerinde -bilmeden de olsa- ne kadar etkili olduğu olmuştur.
Bizim “Hırsız-Polis” dizisi de ne kadar güzel bir diziydi. Diziyi bu kadar kıymetli kılan sadece konusu ve kurgusu değil, Uğur Yücel ve Erol Günaydın’ın muhteşem performanslarıydı. Bir röportajını okumuştum büyük usta Rahmetli Erol Gunaydın’ın…
“50 sene konuştum bu kadar etki yapmamıştı” diyordu. Nur içinde yatsın.
Günümüzün en büyük sahtekarlığını artık evlere giren hırsızlar yapmıyor. Gözleri dönmüş, lükse doymayan, aç gözlü şirketler, bankalar yapıyorlar. Olurmu öyle şey diyebilirsiniz? Olur ve de oluyor. Neden oluyor?
2008 Eylül Lehman krizinden önce ‘dalga dalga’ gelen ‘US SubPrime’ krizine bütün denetim, kontrol ve risk ile ilgili birimler seyirci kaldılar. Çoğunluğu teknik bilgisizlikten, bazıları göz yummaktan, bazıları ise aptal olduğundan vs vs vs.
2008’ de dünya durunca -detayları daha önceki bazı yazılarda anlattım- bu işleri kontrol edenler değil, yapanlar suçlandı. Ülkeler, bankalar, şirketler battı fakat sonra yüzde 99’u kurtarıldı.
Büyük ülkeler, şirketler, bankalar tabii ki kendi hatalarını kabul etmediler. İslem yapan 3-5 kişiyi kurban ettiler. Onları kontrol etmek için de dahiyane bir fikir ile “Compliance” departmanlarını öne çıkardılar. Bu tamamen yetersiz kesim banka ve şirketlerde söz sahibi oldu. Olay öyle bir hale geldi ki daha önce adı bile anılmayan bu insanlar neredeyse şirketlerin CEO’larından önemli bir duruma kavuştu. Bir “illüzyon, bir hayal, kötü bir rüya” diyelim.
Sonrası malum, merkez bankalarının suni teneffüsü (piyasayı paraya boğması) ile işler durma noktasına geldi. Bugün artık dünyada banka hesap açılışlarında, ticaretin finansmanında, trading’ te vs vs vs. bu insanların fikrini almadan bir şey yapmak mümkün degil. Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Topu ayağında iki kere sektiremeyen 10 defans oyuncusu ile sahaya çıkmaya. Gol atamazsınız ama sakın gol yemem zannetmeyin! Zaten bu yazımızın da konusu bu…
Normalde şirket ve banka bilançolarında her şey şeffaf ve açık olmalıdır değil mi? Tabii ki öyle olmalıdır ama öyle değil. Çünkü bunu denetleyenlerin en azından biraz da olsa teknik bilgilerinin olması lazım ama yok. İnsanların çoğu “salla başı al maaşı”.
Mesela Almanya! Deutsche denilen filin zararları, türev pozisyonları, riskleri neden açıklanmıyor ? Neden “Mark to Market” yapılmıyor? Çünkü bu konu o kadar insanı üzebilir ki! Sadece Almanya’yı değil, Almanya’nın binbir üç kağıtla kurduğu Avrupa Topluluğunu bile götürebilecek bir önemde. Haa belki Yunanlılar sevinebilir! Yakalana kadar, ya da argo olacak ama “yedirene kadar devam”.
Diğer bir konu ETF’ler (Exchange -Traded Funds) nasıl denetleniyor? Mesela Japon Merkez Bankası, BOJ! Bir merkez bankası bu kadar hisse senedi tutar mı? Herhangi bir X bankasına bile gitseniz size verdiği “kaldıraç” oranı bellidir.
En fecisi ise Avrupa Merkez Bankası, namı değer ECB! Sermayesi 10 milyar Euro, bilançosu 4.5 trilyon Euro. Yani 450 kat kaldıraç. Haa biz Avrupa’yız. Eksi faizlerden bile para bulabiliriz! Acaba gerçekten öyle mi! Bu Avrupa Toplulugu denilen kağıttan kaplan dağıldığı anda işin bütün ama bütün tılsımı kaybolacak. Sonra bak bakalım tek başlarına kaldıklarında (3-4 ülke dışında) kaç fiyattan borç para bulabiliyorlar.
Son olarak yine bir muhasebe sorusu! Bankaların yaptıkları FX Swaplar – buna TCMB’ de dahil – nasıl muhasebeleştiriliyor? Daha doğrusu şöyle sorayım… Swap’ların her iki ayağı da “book” edilip bilanço da gösteriliyor mu?
Biraz önce ‘ZeroHedge’ de güzel bir makale yayımladı Tyler Burden…
Okumanızı tavsiye ederim.
https://www.zerohedge.com/markets/who-owns-worlds-central-banks
Son olarak;
Rusya-Türkiye görüşmesi sonrasında aklımda kalan sorular;
1) Acaba Putin bize de bir ‘Kuş‘ hediye etti mi?
Bunu neye yormalıyız?
2) Conilerin bölgede bıraktığı silahlardan bizim Yamaç’ ın “Çukur” u bir şekilde ekmek yer mi?
TV’lerde her şeyi bilen, yorumlayan güzel insanlar bunlara da bir yorum getirirse sevinirim…
Şanslı kalın
Yorum