GenelLIFE

Pazar Yazıları – 5 Ekim 2019

0

Bugun yazımıza kenevir ile başlıyoruz. Malum Anadolu’da ‘kendir’ denir. Rize’de ise ‘Kendirli’ bölgesinde kenevir ekiminin (uzun yıllar ara verildikten sonra) yeniden başladığını biliyoruz. 

Kenevir, dişisi ve erkeği şeklinde 2 ana farklı tipi bulunan bir bitkidir. (Zaten erkekler hiçbir şeyi tek başlarına beceremez!) 

Cannabis Sativa” ismi ile uluslararası literatürde kabul bulan erkek kenevirden elli bine yakın sanayi ürünü yapılabileceği söyleniyor. Uluslararası piyasada petro-kimya, plastik, enerji, biyodizel, kağıt-karton ürünleri, tekstil sektörü, plastik ve alt sektörleri, otomotiv, gıda, tarım gibi üst ana gruplarda kullanılan, yüz milyarlarca dolar ticaret hacmi öngörülen ve her geçen gün istihsali arttırılan geleceğin sanayi ürünlerinin yapılacağı mucize bir bitki. 

Cannabis İndica” ismi ile uluslararası literatürde yer alan dişi kenevir ise, başta kanser olmak üzere yüzlerce hastalığın tedavisinde kullanılan, medikal tıp alanında her geçen gün kullanımı arttırılan, seralarda özel koşullarda yetiştirilen bir üründür. Kenevirin adının kötüye (!) çıkmasında da buyuk rolü olduğu kesin. 

Kenevirin hayvanlar için de bir zararı olmadığı biliniyor. Ayrıca fakir toprakta da hızlı büyüdüğü için, çevreye geleneksel yemlerden daha az zarar veriyor. 

Bilindiği gibi uzun yıllardır Türkiye’de kenevir ekimi yapılmıyor. Bu sebeple teknolojik olarak Avrupa’nın çok gerisinde olduğumuz söyleniyor. Ülkemizde ekimin yapıldığı dönemlerde de hasat ve lif ayırma işlemlerinin el işçiliği ile çok uğraş verilerek insan gücüne dayalı yapılması hem maliyetleri yükseltiyor hem de zaman konusunda kayıplara sebep oluyor.

Bu konuda son yıllarda özel bir firmanın gayret ve çabaları ile tamamen yerli bir araç üretildi ve 20’den fazla ilde ekim yapılıyor. Perşembe günü yazdığım (Down Down Down) Mike Tyson’ın Karayipler’de düşündüğü yatırım, ABD, Kanada ve hatta çok yakınlarımızda Balkanlar’da bu konuya verilen önemi bildiğimden ve yakında bir çok ülkede ‘yasal’ olacağını duyduğumdan bu girişimci neden ben olmayayım diye soluğu dün Bozcaada Tarım Müdürlüğünde aldım. Aslında daha önceki gün de gitmiştim ama “toplantıdalar” dediklerinde sahte bir yüz ifadesi takınıp “zaten önemli değil” diye hemen uzaklaşmıştım. Bu sefer gittiğimde toplantı odasının da kapısını açık görünce artık bu işin aslını astarını bir öğreneyim dedim. 

İçeriye girdiğimde masada oturan bir hanım ve ayakta dosyaları düzenleyen sakallı genc bir bey vardı. Direk olarak, “Afedersiniz, merak ettim de Bozcaada’da kenevir ekimi serbest mi” dedim. Sakallı genc bey beni baştan aşağıya incelemeye başlayınca yaptığım hatayı anladım! Tüm sempatik görünümümü takınarak “O beyanda bilgiler yansıdı medyaya da, yoksa otçu filan değilim” diyerek kendi çapımda bir espri bile yaptım. Bu lafım genc hanımı güldürmeyi basarsa da diger genc memur ciddiyetinden hiçbir şekilde taviz vermeden bana “yasal değil” dedi ve konuyu açıklamaya başladı. Bozcaada’yı bu yüzden çok seviyorum. öğrenmek istediğiniz şeyin cevabını hemen alıyorsunuz. Düşünsenize bu işi İstanbul’da öğrenmeye kalksanız. Zaten ekilecek yer de yok ya o başka… 

“Netice?” diyeceksiniz. Netice su oldu: Bozcaada’da ekim izni verilmiyormuş. Yakın bölgelerden Bursa’da ise bu iznin verilmeye başlandığını öğrendim. Maalesef Kenevir tarlası hayalim kısa sürdü.

Zeytin toplama dönemi artık 1-2 hafta içinde başlıyor. İlgilenenler bilirler bu işi çok ‘optimal’ bir şekilde yapmak lazım. Yere düşen zeytinler makbul kabul edilip toplanmadığı için ağaçtan toplamak lazım. Malum bizlerde de Hollandalılar gibi modern aletler olmadığı için olay insan gücüne kalıyor. Bu sene geçen seneki kadar zeytin yok maalesef. Aşağıda resmini gördüğünüz arkadaş bu is icin hic fena olmazdı ama Amerikalılar onu başka alanlarda düşünüyorlarmış! 

ABD’de Wells Fargo’nun yaptığı bir araştırmaya göre önümüzdeki 10 sene içinde 200,000 bankacının işini yukarıda resmî görülen robotlar alacakmış. Florida’da kaldığım 6 ay boyunca ne zaman bankaya gitsem her defasında çok iyi karşılandım. Çoğunluğu yaşlı bu tonton insanlar icin bu karar üzüntü verici. 

Futbol nelere kadir! İngiltere’de müslüman karşıtlığı ile bilinen birçok ingiliz taraftarın Liverpool oyuncusu Mısırlı Salah’a olan sempatilerinden dolayı islam dinine geçtikleri söyleniyor. 

Birleşik Krallıktan devam edelim. Boris 17 Ekim sonrası için bir B planının olduğunu açıkladı. Kim bilir aklından neler geçiyor. 

https://t.co/eazY59LjsA?amp=1

Ama Boris’in çok fazla ilgi duymadığı bir konu var. O da geçen kış İngiltere’de 16,500 kişinin evlerinde yetersiz ısıtma olduğu için hayatlarını kaybettikleri. 

U.K. Regulator ‘the Office of Gas and Energy Markets (ofgem)’in raporu büyük bir tepki aldı. 

Beşiktaş’ın sezona kötü başlangıç yapması değerli bir futbol adamı olan antrenör Abdullah Avcı’yı Medya ile karşı karşıya getirdi. Adamı iki günde çileden çıkardılar. Malum bizim spor basını herseyin en iyisini bilir. Aklıma daha önce Real Madrid’i Şampiyon yapmış ve bir zamanlarda Beşiktaş’ı da çalıştırmış Galli antrenör John Benjamin Toshack geldi. Bizim basın için (İspanya ile karşılaştırarak) “Boğaz’ın luferleri”derdi ama o zamandan beri bizim basın ciddi anlamda yol almış görünüyor !

http://www.kartalhaber.com//toshacktan-besiktas-itirafi-29922.html

Yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki genc çiftin oynadığı mini-dizi Dumpa (Dumped) bir çok olaya sebebiyet verdi! Konu askerden izne gelen genc bir askerin kız arkadaşı tarafından ateşli bir şekilde karşılanması. Sahnenin Hindistan, Endonezya, Bangladeş, Pakistan ve hatta Türkiye’den yüz milyonlarca kişi tarafından görüntülenmesi sonrasında Norvec televizyonu NRK yayını durdurmak zorunda kalmış ve bu bölümü Facebook sayfalarından çıkarmış. Halen de Norveç’te gösterimi yasak

https://sputniknews.com/viral/201910041076959620-norwegian-tv-channel-blocks-saucy-video-after-350-million-views-mostly-from-india-and-pakistan/

If the US were really helping Mexico [like they say] it would’ve been Canada, not Mexico. The only assistance that the Americans are providing for Mexico is building the wall, which would prevent poor Mexicans and Latin Americans from making it to the US. The rich ones just fly above this wall on their planes anyway”

Bu sözlerin sahibi eski Brezilya Cumhurbaşkanı, Luiz Inacio Lula da Silva.

Our internal market has 210 million consumers and the market of Latin America is 450 million. If we find common ground and establish closer ties, we’ll be able to form a very powerful political bloc on the international level. The governments should understand that the only way forward for South and Latin America is having sovereignty in developing its own policies”

ABD’nin size yardım edecek durumu mu var sayın President?

Bloomberg’den bir haber ile bitirelim. 

Dünyada 2008 Lehman krizinden beri merkez bankaları tarafından piyasaya sürülen bol ve ucuz fonlardan en çok yararlananların ‘Private Equity’ ler olduğu belirtiliyor. Yani Türkçesi ucuza bir şirket kapat, boya, süsle sonra da daha yüksek fiyata sat…

https://www.bloomberg.com/news/features/2019-10-03/how-private-equity-works-and-took-over-everything

İyi Pazarlar dilerim

Down Down Down – 3 Ekim 2019

Önceki yazı

Will the Fed’s sweet love save us? – 7 Ekim 2019

Sonraki yazı

İlgili yazılar

Yorum

Yorum ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More in Genel